Müzenin insana yön duygusunu kaybettiren ve kendini güvende hissetmesini engelleyen bir tasarımı var. Simetrik olmayan uzun ve dar pencereler binaya rastgele yerleştirilmiş. Sergi, öngörülebilir bir düzlemde ilerlemiyor. Aksine keskin açılar ve eğimli duvarlar var. Sergi, bazı noktalarda içi boş kuleler tarafından kesiliyor. Sergiyi ara ara kesen bu boşluklar (İng. Void) Alman-Yahudi tarihinin sekteye uğrayan kısımlarını temsil ediyor. Yok edilen bir hayatı, bir kitabı veya bir binayı nasıl tasvir edebilirsiniz? Yakılan bir kitabın, öldürülen bir insanın ve yıkılan bir binanın yarattığı boşluğu göstermek için sergiyi kesen bu kulelerin içi boş bırakılmış. Berlin Yahudi Müzesi, sadece kalıcı sergiden ibaret değil. Müzenin Arşiv, Eğitim ve Akademi departmanları da müzenin konseptine katkıda bulunuyorlar.
Arşiv departmanında; müzeye bağışlanan aile arşivleri saklanıyor, kataloglanıyor ve dijital ortama aktarılıyor. Almanya’daki sinagogların ve Yahudi anıtlarının mimari çizimleri de arşiv bölümünde saklanıyor. Bunların yanı sıra liseli öğrenciler için arşiv atölyeleri düzenleniyor. Bu atölyelerde ilk önce öğrenciler dörderli veya beşerli gruplara ayrılıyorlar. Sonra her grup bir masanın etrafında, arşiv departmanından bir fasilitatör eşliğinde Nazi Almanya’sında zulme uğrayan bir Yahudi`nin hayatıyla ilgili belgeleri ve fotoğrafları yorumlamaya çalışıyor. Masaların her birinde aynı kişinin hayatı ile ilgili farklı bir kesitle ilgili belgeler var. Mesela benim katıldığım atölyede Holokost’tan kurtulan Kurt Roberg’in hayatı ile ilgili belgeler vardı. Bir masa zorunlu işçi olarak nasıl çalıştırıldığıyla ilgili olan belgeleri yorumlarken, diğer masadaki arkadaşları Amerika’ya yolculuğuyla ilgili olanları yorumluyordu. Bu belgelerin arasında ailesi ile olan yazışmaları, gemi bileti, pasaportu, Amerika’ya seyahat için alınmış izinler vb gibi belgeler var. Öğrenciler bu belgeleri yorumladıktan sonra ise Kurt Roberg’in kendisiyle tanışıyor ve sohbet ediyorlar. Bu metod sayesinde öğrenciler, Nazi dönemindeki zulmü yaşamış insanların yerine kendilerini daha rahat koyabiliyorlar. O dönemi aşırı duygusallıkla veya tarih ve rakamlarla değil de empati ile öğreniyorlar.
Eğitim Departmanında; eğitim programları, rehberli turlar ve bunları tamamlayan atölyeler yapılıyor. Örneğin, benim katıldığım bir atölyede çoğunluğu Müslüman ailelerden gelen ilkokul çocuklarından oluşan bir grup müzeye gelmişti. İlk olarak, rehber eşliğinde çocuklarla birlikte müzeyi gezdik. Rehber, müzenin ilgili kısımlarında çocuklara Yahudi inancı ve yaşam tarzı hakkında bilgi verdi. Tur sırasında çocuklara, Yahudi inancı ile İslam arasındaki benzerlikleri keşfedebilmeleri için sorular soruldu ve ipuçları verildi. Mesela Torah anlatılırken çocuklar, hem İbranice’nin hem de Arapça’nın sağdan sola yazıldığını fark ettiler. Şabat anlatılırken hem İslam’da hem de Hristiyan inancında benzer şekilde haftanın başka bir gününün kutsal olduğunu fark ettiler. Koşer’in İslamiyet’teki helal ile olan benzerliklerini keşfettiler. Müze turundan sonra çocuklarla birlikte eğitim departmanına geçildi. Eğitim departmanında çocuklar, rehber eşliğinde Şabat’a ve Yahudi bayramlarına özgü Hala ekmeği ile Ramazan’a özgü pide hazırlayıp pişirdiler. Sonra her çocuk kendi hazırladığı ekmeğini afiyetle yedi.
Akademi Departmanı ise müzenin departmanları arasına görece yeni ekleniyor, 2012’de. Akademi departmanı sadece Almanya’daki Yahudi tarihi ve kültürü ile ilgilenmiyor, aynı zamanda diğer etnik ve dini azınlıklar hakkında farklı perspektifler için alan yaratmayı da amaçlıyor. Bu sayede çoğunluk ve azınlık grupları arasında ilişkiyi keşfederken, azınlık grupları arasındaki etkileşimi ve iletişimi de teşvik ediyor. Örneğin, Yahudi-İslam Forumu düzenliyorlar. Bu forumda Yahudiler’in ve Müslümanlar’ın Almanya’da azınlık olarak durumları ve birbirleriyle olan ilişkileri ele alınıyor. Aynı zamanda da İslam ve Musevilik’in farklılıkları gözardı edilmeden birbirleri ile olan benzerlikleri ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. Tabiki bu iki grupta da farklı seslerin olduğunun farkında olarak ve bunlara yer vererek. Akademi departmanı aynı zamanda kendini yeni yeni göçmen ülkesi olarak tanımaya başlayan Almanya’da göç ve çeşitlilik konularıyla da ilgileniyor.